OKU

Bir Anne Tüm Dünyayı Değiştirebilir

ana [ Uygurca Maniheist metinler (900 yılından önce) ]

ana/āne [ Meninski, Thesaurus (1680) ] anne [ Mehmet Bahaettin, Yeni Türkçe Lugat (1924) ]

“Anne”nin etimolojisiyle başlayayım dedim.
“Çocuğu olan kadın” demek anne…
❤️Gününüz kutlu olsun anneler…

“Hayırlı Evlatlar yetiştirin. Bahtı açık olsun İnşallah”
“Karşısına iyi insanlar çıksın, ayağına taş değmesin… Ne tatlı Maşallah”

 

Severim ben çocukları, o mini mini bebişleri zaten kim sevmez ki. Pudra kokulu, süt kokulu tatlıları?
İnsanın yaşam verebildiği bir çiçek gibi… tohumlar fidana fidanlar ağaca…
Bütün çocuklar için ortak düşünceler var elbette…
Sağlıklı olsun da… başka bir şey istemem… eli ayağı düzgün olsun inşallah… sözleri.

Esas hamileyken; “asla çocuğumu uyuturken sallamayacağım; ne o öyle tırım tırım gece vakti arabayla gezdirip, uyutmaya çalışmalar? saç kurutma makinesi sesi dinletmeler, yok artık çok saçma” demeler.”

Ne kadar isterse istesin ağlasın, yırtınsın asitli içecekler içirmeyeceğim, çikolatanın tadını bilmeyecek, organik beslenecek benim çocuuuum ” lafları… Bilgisayarın başından kalkmayan çocuk olmayacak benimki, ona masalla anlatacağım, kitap okuyacağım, oyunlar kuracağım diye çabalamalar…

Çok gördük bunları, yapabilen vardır tebrik ediyorum, önünde saygıyla eğiliyorum ancak çok da değil. Bir ağlasın alışveriş merkezinde yatsın yere döne döne süpürsün de  yerleri, böğür böğür içi çıkana kadar ağlasın bak onun dediği mi oluyor, seninki mi?

Bu arada,  uyku için denenmiş yöntemlerin hepsi de tutuyor onu söyleyeyim. Yarın birgün anne olmayı düşünen varsa direkt video kanallarından “bebek uyutma yöntemleri” yazın, süper fikirler var. Anne işte, çözüm odaklı, ağlar, sızlanır, üzülür ama bulur bir yolunu, konuyu çözer!

Annelik ne özel bir duygu…
İçinde büyüttüğün, dünyaya getirdiğin, beslediğin, gözünün önünde yeşeren tek şey. Canlı, kanlı…
Sen olmazsan hiç bir şey olmayan; doymayan, uyumayan… Seninle şekillenen bir canlı…
“Çocuktan Önce ve Çocuktan Sonra” olarak ayrılan bir hayat” annelerin yaşadığı.

Çok güldüğüm bir şey var yeri gelmişken söyleyeyim…Çok komik ama gerçekten…

Yeni annelerden (kimileri yakın arkadaşlarım) en çok duyduğum söz; Süt-tüm yetmiyor!
Ağlamaklı, hüzünlü, “ben çocuğuma yetemiyorum” tonu var bu lafta …

Süt-tüm Yetmiyooooo!…
Gülüyorum… Çok Eğlenceli… Her seferinde katıla katıla gülüyorum. O kadar masum ki…
Ya uzaya roket gönderebilen bilimadamları buna mı çare bulamıyor?
Malt içecekler, bol bol su, meyve suyu, komposto… Google’a “Anne sütünü artıran tarifler” yazsan 177 Türkçe sonuç çıkıyor…7410 tane de ingilizce…

Yani istenirse bu kalıp (Sütüm Yetmiyor) kalkabilir annelerin dilinden…
Bi zahmet bu konuya bir eğilelim, ben de bu dünyadan göçmeden göreyim inşallah…

Gelelim “Anne”lere…
Çocuk sahibi olmayı düşünüp, karı koca karar verip, MÖ-MS hayatının değişeceğini göze alıp, geleceğine dair bizim çocukluğumuzda ne eksikse yapamadığımız, içimizde kalan ne varsa onları yaptırabileceğimiz;
(bale-piyano-gitar kursu, kayak-satranç-futbol klubüne gönderdiğimiz,kapısında saatlerce beklediğimiz; yok jimnastiği‍dir, eskrimidir sonra sınıf birincisi  yok okul birincisi yapmak için özel dersler aldırdığımız çocuklar…) proje çocuklar yetiştirmeye karar veren ebeveynlerin işi çok zor. Öyle ebeveyn olmasanız bile, “öyle ebeveynler” oldukça baskı altındasınız. Fecii zor… Çektiğiniz zorluğu tahmin edebiliyorum…

Vallahi ben göze alamam…Alamadım…
20’li yaşlarda olsa birlikte büyürsün diyeceğim ama;
20’li yaşlarda yetiştirdiğin o çocuk olabilir mi? Sen ne biliyorsun da öğretiyorsun? Eskisi gibi değil ki dünya.
Yani proje çocuk şart…Şart ama nasıl?
Peki, sen karar verdin de…vücudun buna karar verdi mi? Stresi, beslenmesi, günü, saati, maliyeti?
Gerekli gereksiz insanların kötü yorumları?

Zaten  psikolojik baskıyla delirir kadın.
Ben neler duydum neler…Ah bir bilseniz
-Çocuğun Var mı?
-Yok..
-Aaa niye?/ Çocuksuz olmaz / En azından bir tane yap / Aaa ne güzel tedaviler var, bak şu doktoru ara…/ Tüp denediniz mi? / Kıbrıs’a gidin / Öyle çıplak ayak dolaşırsan olmaz tabi çocuğun! /
farkındaysanız -İstemiyor musun? diye hiç sorulmuyor…
Neyse bu aşamayı geçtik; Daha ilgili gibi gözükenlerden de;
-Olsun, herkesin çocuğu olması gerekmiyor, “Çocuğun olmasa 1 gün üzülürsün, çocuğun olsa bin gün” diyeni var..
E sen niye yaptın o halde? …diyemiyorsun tabi…

Bana çok garip geliyor ikili ilişkinin özel anlarına X birinin yorum yapması… Ama doğal gayet normalmiş gibi…
Bir laf duymuştum Güneydoğuda; “Çocuk yapmak İçindir!…”
E konu çözülmüş işte…
Neyse binbir türlü şeyle uğraştıktan sonra, hadi çocuk oldu diyelim..
Sağ salim büyüyebilirse, ‍‍hangi okula gidecek, ne olacak bu çocuk?‍‍ O kızla evlenmesin, aman ona kapılmasın okulunu aksatmasın. Aman o çocuk olmasın da Şeygillerin oğlu olsun…
Zor vallahi..

Bunlara göğüs geren Anne, babayla çocuk arasında köprü olsun ,
çocuğuyla arkadaş olsun , bir disiplin kursun ama yine de yakın olsun, anne herşeyi bilsin..
Çocuk zayıf alınca “Velisi okula gelsin” kağıdı babadan kaçırılsın,
tatlı bir şekilde öğretmenle bağ kursun; okul aile birliği için koştursun;  okuma bayramında çocuğuna şiir ezberletsin; giydirsin, sahneye çıkınca ağlasın, video çeksin…
çok koşunca aman sırtı terlemesin, terlediyse havlu konsun, şu boğazından bir çorba geçsin, hep kuru kuru yemesin,
diye uğraşsın; büyüsün triplerini çeksin…

Annenin derdi hiiç bitmez, sen kaç yaşında olursan ol; tek bir “Alo” da anlar sana ne olduğunu?
kalbin mi kırıldı  paran mı yok? moralin mi bozuk? hasta mısın? hemen anlar..Radar var bence bu annelerde…

Çok anne gördüm , kendi çocuğu bütün çocuklardan üstün olsun, akıllı olsun. Kuzguna yavrusu şahin görünür ya; biz kuzgun kaldık.
Benim annem biraz fazla objektiftir. Bazen alınırız ona biz. Niye bizi kayırmıyor diye? Hiç kayırmadı. Hatalıysak söyledi, (onca kez kayırılmak istediğimizi dile getirmiş olmamıza rağmen) hala söyler… Bizi gerçeklerden uzak yetiştirmedi, hayal dünyasında olamadık. Özgüven tavan hareketlerimiz olamadı. İlk iş görüşmemizde “Özgeçmişimizi CEO olmak için yollayamadık” biz. O havalara hiç sokmadı. Gerçekleri bilin, ona göre davranın, “hayaller masallarda olur” dedi…
İyi ki de öyle yapmış. Biri daha romantik, iki evlat yetiştirdi, ellerine sağlık…

Hafızası maşallah çok iyidir. Şimdi mesela arayayım bebekken ilk dediğim kelimeyi soracağım…
hemen de yazacağım..(14.05.2017-23.56)
8 aylık doğup daha 3,5 aylıkken alt dişten önce üst dişlerim çıkmış (Orjinal bir tipim işte, burdan da belli)
ilk “Anne-Baba-Gülay(teyzem) demişim.

Gerçi Damla da deseymişim iyiymiş. küçük anne olarak bana bakmış, çok istemiş kardeşim olsun diye ağlamış hep yazık. kıramadım kızcağızı. abladır, candır, karındaştır…geleyim dedim…erken de  geldim ben daha ne yapayım? 8. ayda bir bayram arefesinde… abla nazarından 6 yaşında maviş gözlerimi kıskanmış olsa da yine de kızamam ona. Kalplerimiz ,ellerimiz birdir bizim… Onun da anneler gününü kutluyorum…

Neyse ne dedim ben? Annemde acayip hafıza vardır,ne dedin, Türkçe dersinden ilkokul 2’de kaç aldın bilir…

B12 deposudur anneler unutmaz…

Neyi seversin,neyi daha güzel yersin, neyi sevmezsin bilir. Düşünsene seni %100 tanıyan tek kişi “Annen”.
Bir bağ kurmak için, seni konuşturmak için alttan girer üstten çıkar Anneler.

Konuşur musun? Konuşursun… Bence Şifre Çözücü de var bu annelerde…

Anneysen her daim yenilenirsin, öğrenirsin…

Kayınvalidem yazık nur içinde yatsın, çocuklarıyla bağ kurmak için basketbol terimlerini ezberlermiş,  güncel lafları (o dönemin gençlerinin kullandığı lafları) normal hayatına entegre edermiş. Beni de sağolsun çok severdi. Bana şeker teşhisi konulunca hemen (en sevdiğim etli dolmayı hep yapardı ama) bulgurla yapmaya başlamıştı.

Anne işte; naapsın elinden ne gelirse onu yapar. Spesiyal yemekleri vardır annelerin…Benim annemin yemeklerinin yerini de kimse dolduramaz. Hani evlenince “kocam annesinin yemeklerini özlüyor” derdi var ya; özleyecek tabi, annesinin yemeği, hiç yerini tutar mı?
Mesela yine göçüp gitmiş olan dünya tatlısı Anneannem’in bayram sofraları, bembeyaz tel tel pilavı, tatlı sohbetleri… Yeri dolmaz…Edoş Halam’ın Adana işi tarhanası, salçası… Eli kolu dolu dolu gelmesi… Erken göçüp gitmesi…sıcak sarılmaları…”Kuzum” demesi…

Hep hatırlayacaklarım çekmecesi var hafızamda, sık sık seslerini, kokularını hatırlamaya çalışıyorum ama esas “kokuyu” hiç unutmak istemiyorum…

Anne olmak ne zor…Yalnızsın çoğu zaman çocuk büyütürken…
İlgili babaların önünde saygıyla eğiliyorum elbette ama; toplumumuzda “çocuğunu hiç sevmemiş” babalar da vardır bilirsiniz. Düşünsenize o babaların eşlerinin üstündeki yükü. O anneler yedir, içir, büyüt, adam et, sevgi göster, sarıl, hoşgör… Hem anne hem baba için daha çok ilgilen…

Bu yazıyı yazarken, yanımda annelerini kötü hastalıklardan kaybetmiş, öteki dünyaya uğurlamış iki kişi var…Üzülüyorum…
Anne o kadar önemli biri ki, görüyorum ki o gidince dımdızlak ortada kalınıyor.          “Sudan çıkmış balık gibi kalan çocuk.”
Hiç kimse yerini dolduramıyor.
Kalbinde hep bir burukluk oluyor… dile getirmeseler de yüzlerinden okunuyor…

Anneler günü kutlaması;

annesini kaybetmişlerin;

çocuğunu kaybetmiş;

çocuğunun hastalığıyla uğraşan ve

bir “anne” desin diye, o hastaneden öbür hastaneye taşıyan annelerin içini çok acıtıyor…

Allah yardımcıları olsun…Güçlü olsunlar, hep koruyucu melekleri yanlarında olsun.

Siz de;

Hayattayken tutun annelerinizin ellerinden, kalplerinden…❤️
Giden tüm annelere öte tarafa selamlar, saygılar, çiçekler, özlemler, derin nefesler, el sallamalar…
Nur içinde yatsınlar…İyi ki varolmuşlar….
Kalan tüm annelere, ablalara, anne yarısı teyzelere(öhöms ben de teyzeyim) yengelere, halalara , arkadaşlara gününüz kutlu olsun…
Varlığınızla Dünya Daha Güzel Bir Yer…
❤️Dünyayı daha da güzel hale getirebilecek evlatlar yetiştirmeniz dileğiyle…

Unutmayın!…Bir Anne Tüm Dünyayı Değiştirebilir!…

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu